(otomobil) en yüksek hızla
bir emeklilik ya da sigorta planına katkıların artırılmasıyla
ağzına kadar doldurmak
Verb
avazı çıktığı kadar, avaz avaz.
sınıfın birincisi olmak
Verb
sınıfın birincisi olmak
Verb
(a) tepesi atmak, çok kızmak/öfkelenmek, (b) çıldırmak, delirmek, aklını oynatmak.
(a) tepesi atmak, çok öfkelenmek, köpürmek, (b) aklını kaçırmak, delirmek.
We thought that he must have have blown his top to make such a fool of himself.
(Br) bir kâr payı belgesinin kesilen üst kısmı
fiyatların bir yükselip bir düştüğü, sonra yine yükseldiği grafik
hisse senedi analizlerinde, benzer yüksek noktalara iki kez çıkan bir fiyat
mutfak tezgahı
Noun, Food-Kitchen
taşınabilir diz-üstü bilgisayar
kafadan, işkembeden, düşünmeden.
kepenk
Noun, Construction
avazı çıktığı kadar bağırmak
Verb
avazı çıktığı kadar (bağırmak)
azamî şiddet/miktar.
at the top of his lung/ voice: avazı çıktığı kadar, bar bar.
a price of ten dollars, at the top: en fazla on dolarlık fiyat.
en yüksek mevki/makam/derece/yer.
baş, tepe.
from top to toe: tepeden tırnağa, baştanbaşa.
sebzenin toprak üstünde kalan kısmı.
başlangıç.
Take it from the top: Baştan başlamak.
çanaklık.
Maritime Traffic
topa yukarıdan vuruş.
Sports
en üstteki, en yüksekteki.
the top shelf.
en fazla/yüksek, azamî.
to pay top prices: en yüksek fiyatı ödemek.
top speed: azamî hız.
en üstün/âlâ, en yüce/yüksek.
en yukarıda/tepede/dorukta olmak.
top a class: sınıfta birinci olmak.
tepeye/zirveye ulaşmak, tepesine çıkmak.
top a hill.
üstünde/tepesinde olmak.
a statue tops the column: sütunun üstünde bir heykel var.
daha yüksek olmak, miktarca daha fazla olmak.
top someone by a head: birinden bir baş boyu daha uzun olmak.
üstün olmak/gelmek, geçmek, faik olmak, daha iyisini yapmak, üstesinden gelmek.
Can you top this? Bundan iyisini yapabilir misin?
That tops everything: Bu hepsinden üstündür.
üstünü kapamak, kapak koymak.
budamak, tepesini kesmek.
to top a tall tree.
karışımın en uçucu bileşenini damıtmak.
Chemistry
topa tepeden vurmak.
Sports
birinci sınıf şartlar
Noun
(US) üst düzey yöneticisi
babafingo
Maritime Traffic
belirli bir bölgedeki satışlar
toplam nüfus ya da başka etmenlere göre en geniş yüz pazar
toplam hasılat
Accounting
üst düzey yöneticiler
Noun, Management
üst düzey yönetim
Noun, Management
üst kenar boşluğu
Information Technology
sınıf birincisi
Noun, Education-Training
bir alıcı tarafından bir yıl içinde bir mal ya da hizmet kaynağına verilen en büyük sipariş
en yüksek kalite insanlar
en yüksek satış rakamları
Noun
hayat sigortasından elde edilen kazançlar üzerinden ödenecek vergiyi hesaplama yöntemi
...'in eksik kalan kısmını tamamlamak
Verb
...'in eksiğini tamamlamak
Verb
banyo tezgahı
Noun, Construction